İktidar son devirde birebir mevzuda zıt açıklamalar yapmaya başladı.
Bu tavrı esasen sarsılmış olan hükümete inancı daha da aşağıya çekti.
İnandırıcılığını giderek ortadan kaldırıyor.
İktidarın zikzaklarına son örnek sığınmacılar konusunda geldi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir ay evvel “ana muhalefet sığınmacıları göndereceğini söylüyor, biz göndermeyeceğiz, ensar nedir biliriz” diyerek bu mevzuda kesin bir tavır almıştı.
Bir ay sonra, evvelki gün, “Suriyeli kardeşlerimizin istekli ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen uğraşı gösteriyoruz” dedi.
Bu açıklamalar karşısında muhalefet, iktidarı “çark etmekle” eleştirdi ve haklı olarak “sığınmacıları gönderecek misiniz göndermeyecek misiniz” sorusunu yöneltti.
MHP Önderi Devlet Bahçeli de dünkü küme toplantısında Türkiye’ye denetimsiz göçün örtülü istila olduğu değerlendirmesini yaptı. Toplumda huzuru bozan Suriyelilerin derhal hudut dışı edilmesini istedi. Ayrıyeten önümüzdeki bayramda ülkelerine gidecek Suriyelilerin de geri alınmamasını talep etti.
Bu açıklamalarla, muhalefet partilerinin, iktidarlarında Suriyelilerin, şartlar sağlandıktan sonra ülkelerine gönderilecekleri söylemi örtüşüyor.
Bir ay evvel “göndermeyeceğiz” iktidar bir ay sonra muhalefetin çizgisine geldi.
Tabii bu telaffuz ne kadar inandırıcı o da başka tartışma konusu.
Yarın iktidarın bu kelamından de dönmeyeceğinin bir garantisi yok.
İktidar her vakit yaptığı üzere evvel ateş edip sonradan nişan alıyor.
Kararlı bir telaffuz ortaya koyuyor fakat sonuç olumsuz olursa yahut kamuoyundan çok sert reaksiyon gelirse çabucak geri adım atıp aksini yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “faiz nedendir enflasyon sonuçtur” tezini ortaya attı. Ayrıyeten “Nas var, sana bana ne oluyor” diyerek atıfta bulunduktan sonra “faizleri indirmeye devam edeceğiz” dedi. Faiz yüzde 19’dan Aralık 2021’de yüzde 14’e indirildi. Dolar bir gecede 18 liraya çıktı. Doları indirmek için art kapıdan satış yapıldı. Bu da kâfi olmayınca, kur muhafazalı mevduat hesabı piyasaya sürüldü. Tasarruf sahiplerine, Türk Lirası tasarruflarının vadesi dolunca kur farkının ödeneceği taahhüt edildi ve üç aylık mühlet sonunda 11,5 milyar lira tasarruf sahiplerine ödendi. Bu ödeme ile faiz oranı fiilen yüzde 48’u ulaştı. Meğer Merkez Bankası’nın talimatla belirlediği siyaset faizi yüzde 14’tü.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı’nın “faizleri indirmeye devam edeceğiz bizden öbür bir şey beklemeyin” demesine rağmen siyaset faizi 4 aydır birebir. İndirilmedi. Aralık 2021 ayından bu yana yüzde 14 olan siyaset faizi bu oranda duruyor.
“Faizi indirdikçe doların ineceği, dolar indikçe enflasyonun düşeceği tezi doğruysa faiz neden yüzde 14’te sabit tutuluyor” sorusu cevapsız kalıyor.
Bu tutarsız telaffuz ve uygulamanın faturasını dar ve sabit gelirli vatandaş ödüyor.
Elektrik, doğal gaz, akaryakıt, motorin başta olmak üzere, fiyatı ikiye, üçe hatta dörde katlanmayan eser kalmadı. Konut, araba fiyatları, kiralar dahil. Piyasa el yakıyor, mutfakta yangın büyüyor. Piyasada tüm mal ve hizmetlerin fiyatı patlamış durumda. Bilhassa ücretliler ve hayata atılacak gençler için otomobil, mesken almak hayal oldu. Arabası olanların da akaryakıt almaları büyük lüks harcama sınıfına girdi.
Enflasyonla uğraş ettiğini ve amacının yüzde 5 olduğunu söyleyen iktidar, bu mevzuda parmağını bile kıpırdatmıyor. Enflasyonla gayret etmiyor. Altta kalanın canı çıksın siyaseti izliyor.
Enflasyonla uğraş konusunda yaptığı tek şey gerçeği açıklayanların cezaevine atılacağı tehdidi. Enflasyon Araştırma Kümesi (EAG) üzere tamamı muteber bilim insanlarından oluşan araştırmacılara, “eğer TÜİK’ten onay almadan enflasyon açıklarsanız cezaevine gidersiniz” tehdidi yapıldı. Bu istikamette yasa teklifi hazırlığı yapıldığı haberleri kamuoyuna yansıdı.
Demokratik hukuk devletinde bilim insanları araştırma sonuçlarını açıkladılar diye cezaevine atılabilir mi?
Bu kabul edilebilir mi?
Bilim insanları cezaevine atılarak enflasyonla uğraş edilir mi? Bu yolla enflasyon düşer mi?
Elbette hayır!
Ancak iktidar yarattığı problemler karşısında o kadar çaresiz kaldı ki ne diyeceği, ne yapacağı aşikâr değil.
Bir o denli bir bu türlü yalpalayıp duruyor.
